|
REİSİN KÖŞESİ 1
Değerli Arkadaşlarım,
13 Nisan 2008 bugün çok mutluyum.Ekip üyelerinden aldığım
telefonlu ve yazılı haberlerden öğrendim ki yaylaya gidenler-gelenler
olmuş.Yaylada hiçbir yaramazlık olmadığı gibi kar da çok az imiş.Kar
olsun önemli değil,asıl önemli olan ÇIĞ felaketidir.Çığ olmadığı ve
yangın çıkmamasına da dikkat edildiği müddetçe mevcut yayla durumu
bizleri sonsuza kadar mutlu etmeye yetecektir.Haberi şimdiden mutlu
etti bile...ya kendisi...
Hele bir de Mayıs 21'inin akşamını düşünecek olursak kalbimiz
hepten duracak gibi oluyor.Çünkü o akşam Ordu'da Çakut merkezi
saydığımız Kuğu Pastanesinden saat 24.00 de hareketle,Allah nasip
ederse vana açmaya gidilecek akşamdır.Ve keyfin doruğa çıkacağı
akşam..
Hele bir düşünün,yedi aylık hasretten sonra ekibinle yaylaya
gidiyorsun.Vana açmaya..Yükler tutulmuş,azıklar hazırlanmış,spor
giyim kuşanılmış,ilk hedef Kaligun olarak tespit edilmiş,sağlık yerinde
yola çıkıyorsun;ekip dayanışması sağlam,yardımlaşma tam,saygı sevgi
sonsuz,hele kendimizle barışıklık keyif verici.Mutlu,ahenkli,heyecanlı
bir yolculuğa başlıyorsunuz.Sıkıntı,stres,gürültü yok,egsoz dumanından
uzak;özgür,rahat,huzurlu olduğu kadar heyecandan yüreklerin titremesi
de caba olan bir yolculuk.
Bu satırları yazarken bile duygularıma gem vuramıyorum.
Sanki kuş olupta bir an önce oraya varsam diyorum.
(Tecizluk)başladı arkadaşlar.
Bu tacizliğin,bu yürek oynamasının,bu hazzın,bu sevdanın bir
benim-bizim değil,tüm yayla aşıklarının yüreklerinde duyduklarını
hissedergibi oluyorum ve bu duygularının ömürleri boyunca sürmesini,
yüreklerindenhiç kaybetmemelerini diliyorum.
Selam Sevgiler Daimidir..
Not:Yıllar önce yazdığım bir şiirimin,yıllar sonra yaylaları
çağrıştırdığını hayretle gördüm.Sizlerle paylaşıyorum.
SENELER
Seneler boyu çektim hasretini
Susuzun suya duyduğu özlem gibi
Her günüm bir ümitle
Her senem bir tutkuyla geçti
Her anımda seni yaşadım
Düşlerimi gerçekleştirmek
Ümitlerimle sana ulaşmak istedim
Sevgiyle kurduğum köprüden
Bensiz umutlarım geçti
Seneler boyu çektiğim hasretimi
Yine seneler sonra buldum
Ve
Mutlu oldum..
A.Z.K.
Merhaba dostlar,
(Diyen ne güzel demiş)
Site yapımcısının sayfalarında ''CUK'' oturan sözler
felsefesinden esinlenerek bende aklıma gelen çok eskilere dayanan duyduğum
bir olayı anlatmak istiyorum.İstiyorum çünkü yazımın sonunda o
kelimenin nasıl ''CUK'' oturduğunu sizler de göreceksiniz.
Olayın kahramanı,şu anda sağ olan ve aşağı vicede yaşamını
sürdüren Koropi Ahmet ALTAY'ın dedesi Ahmet'dir.
Ahmet dede(söylenenlere,anlatılanlara göre)ufak tefek bir adammış.
Vaktin hükmünde vicede yapılacak bir düğün için ileri gelenler,Ahmet dedeyi
başka bir köye,hali vakti yerinde,boy pos endamlı birisini davet etmesi,
düğüne çağırması için gönderirler.Ahmet dede bir iki saatlik yaya bir
yolculuktan sonra hatırı sayılır zenginin kapısını çalar.Kapı açılır.İri yarı olduğu
gibi ukala da olan bir tip dedeye sorar:''Ne var,ne oldu,niye geldin?'' Ahmet
dede ezik büzük:''Bizim köyde falancanın düğünü var,seni davet için
benigönderdiler.''der.Ağa parçası bir öte bakar,bir beri bakar,bir
kendine bakar,bir Ahmet dedeye bakar;o ufak tefek kişiyi kendine
gönderilmesini uygun bulmaz bir tavırla der ki:''Bana gönderilecek
senden başka adam yokmuydu?''
O rahmetli,o onurlu ve o zeki dede der ki:
''Adamı adama,beni de sana gönderdiler.''
Ruhu şadolsun... Benden de dostlara selam olsun...
11.04.08
A.Z.K.
Merhaba,
Yazılarımı okuyanlar belki de derler ki;bu yaylalarda,bu dağlarda
ne var ki bu adam her yazısında bu yerlerden bahsediyor.
Ama bilmezler ki bu yerleri ben anlatmıyorum,bu yerler kendini
anlattırıyor.Kavrun,kaçgel,dağlar,göller,mezevit,vahşi doğa,dere,balık,
horon,tulum,türkü,gelen-giden...
Gelen giden dedim de aklıma geldi.Kimleri misafir etmedik,kimleri
ağırlamadık;kendi küçük ama sevdası, sevgisi, saygısı büyük olan Kaçgel'de.
Gelenleri bu sayfalara yazsam sığmaz.Merak edenler olursa yolları
Kavrunyaylasına düşünce Kaçgel'deki ''konukların ziyaretçi defteri''ni
okuyarak bumeraklarını giderebilirler ve de yazabilirler.
Onun için bir türkümüz var.
O türküde ifade edildiği gibi o eski günleri bende yadetmek istiyorum.
Şair der ki:
Tulum sesine daldım
Gittim eski günlere
Tek tek merhaba dedim
Aklıma gelenlere
İşte bu duygularla aklıma gelen yüzlerce dostumu anıyor,onlarla
geçirmiş olduğum günlerin hazzını hep içinde taşıyorum.Bu satırları
okuyanve Kaçgel'de saniyesi geçmiş olan tüm dostlarımında o
anları hatırlayarako duyguları yüreklerinde duymalarını
temenni ediyorum.
Yaylam sayesinde çok fazla yer gezmeden çok fazla insan tanıdım.
Bu insanlarla birlikte her anımda güzel duygular yaşadım.Şimdi
her birininbıraktığı izlerin sonucunda benim değil;bu hatıraların,
bu anıların kendilerini hatırlattığını anlatabiliyormuyum?
Sizlerin de uzun soluklu böyle nice anılar yaşamanız dileğiyle...
Kalın sağlıcakla... 31.3.08
A.Z.K.
DOSTLARA MERHABA
Bugünde size bir evvelki yazımın devamı olarak,
yine yayla kültüründen,Kaçgel'in örf adetlerinden ve
insanlarımızın tutum ve davranışlarını konu alan şiirlerden
güzel sözlerden bir derkenar geçmek üzere iken;Çakut ekibi
üyelerinden Titrek Mehmet Kanber'den aldığım bir
telefon haberini,bu satırlara yazmadan edemeyeceğim.
Titrek diyor ki:''Yazılarında herşeyden bahsediyorsun da
ÇAKUT'dan niye bahsetmiyorsun.''Mehmet'in bu sitemi
daha da uzun da ben kısa yazıyorum.Sevgili Titrek bilmeli ki
bu sitenin temelinde,kurulumda,yazılarında,isimlerinde,
resimlerinde ve satırlarında ÇAKUT kelimesi bulunmakta,
yer almaktadır.
Son yıllarda türkiye değil,dünyaya açılan Çakut kelimesinin
bir de benim yazılarımda belirtilmesi biraz abartı olur
düşüncesindeyim.Bu isim zaten beynelmilel olmuş.Bende
pişmiş aşa su katmayayım diye,yazılarımda belirtmemin
önemsizliğine karar kılarak üzerinde durmamıştım.
Son söz;Biline ki ÇAKUT saygın,farklı,sevgili ve sitemden
uzak bir kuruluşun ismidir ve de sonsuza kadar sürecektir.
Değerli arkadaşlar şimdi bıraktığımız yerden şiir ve
güzel sözlere devam ediyoruz.
Saygılarımla..
A.Z.K.
Yaşamak elinde iken bugüne bugün
Ne diye bırakır,yarını düşünürsün
Geçmiş,gelecek,kuru sevda bütün bunlar
Kadrini bilmeye bak avucundaki ömrün
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para
Hırka,tesbih,post,seccade güzel
Ama Tanrı kanar mı bunlara
Dünyada akla değer veren yok madem
Aklı az olanın parası çok madem
Getir şu şarabı alın aklımızı
Belki böyle beğenir bizi elalem
ÖMER HAYYAM
***Dört şey güzel hasletlerdendir.
-Doğru söz
-Doğru iş
-Samimi dostluk
-Emanete riayet
Ebu Ali Sekafi
***Gençlikte günler kısa yollar uzun,
yaşlılıkta günler uzun yollar kısadır.
Kant
DEĞERLİ ARKADAŞLAR
Kağıt kalemi elime aldığımda bu sefer ne yazayım
diye düşünürken,beynimin derinliklerinde bir volkan gibi
fokurdayan bu yayla ve dağlara olan tutkunun bir lav gibi
dışarıya fışkırdığınıhissediyor,bu nedenle yazı ağırlığının
yine yaylalara,dağlara,özgürlüğe aktığını görüyor,kalemim
ister istemez o konuyla ilgili birşeyler yazmaya başlıyor..
Ve bende başlıyorum Kavrun yaylasında Çakut'un
mabedi ''KAÇGEL''deki yazıların tercümanlığına.
Bilinir ki bu gibi yerler;ağır,vakur,anlayışlı,saygılı ve sevgili
kişilerce adından söz ettirir.Bu hikayenin devamını sağlamak
amacıyla olsun,kişilere yol yordam öğretsin,acemilere feyiz
versin diye Kaçgel de duvarlara asılan seçme şiirlerden ve
güzel sözlerden bir demet sunmak istiyorum.Ömer Hayyam'ın
ruhu şad olsun.
Saygılarımla..
A.Z.K.
Canların canı dost,gel etme dinle beni
Küsme feleğe değmez yeme kendini
Çekil otur gürültüsüz bir köşeye
Seyret bu hengamede olan biteni
Dünya yıldıramazsın beni ne yapsan
Ölümden de korkmam er geç ölür insan
Ölmek elimizde değil ki bizim
İyi yaşamamak beni tek korkutan
Haksızlık etmekten sakın,hak yoluna gir
Yediğin ekmeği başkasına da yedir
Cana kıyma,kimsenin sırtından geçinme
Seni cennete sokmak benden;şarap getir
Önce kendine gel,sonra meyhaneye
Kalender ol da gir kalenderhaneye
Bu yol kendini yenmişlerin yoludur
Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye...
Bunlarda M.Halistin Kukul'dan:
Kapılma bu dünyanın bir anlık hevesine
Hepsi sana verilse ayrılacaksın yine
* * * *
Söylersen güzel söyle;kötü söz kalsın mahpus!
Ne söylediğini bil:Ya hayır konuş,ya sus!
DOSTLARIM
Daha evvel ki yazılarımda bu dağların sırrına ve
menkıbesine akıl sır ermez diye belirtmiştim.Şimdi bu sır ile
ilgili bir anımı anlatacağım. 1999 yılı Eylül ayı yine
Kavrundayım Bizler,yani yaylada o anda kim varsa,hemen
hemen her gün gezmek için göllere,mezevite,derebaşına vs.
giderdik.
Çakut ekibinden Çakır Ahmet Kanber'in kardeşi Hasan
Kanber de o sıralar yaylada.Kendisi bizimle hiç gezmeye
gelmez,bir taşınüzerinde durup bizim dönmemezi beklerdi.
Yine birgün "haydi Hasan pornağa gidiyoruz."dedim.
O yine "yok ben ,rahatsızım ben yürüyemem, bende
yükseklik korkusu var,ben evhamlıyım.''gibi mazeretlerle
gelmek istemedi.
Benim ve çoğunlukla aykırı Şeref Kanber'in ısrarlarıyla
ve de zorlamasıyla yola çıktık.Orası senin burası benim
derken baktık.Hasan keçi gibi gidiyor.Yokuş çıkıyor,
taştan atlıyor,ırmak geçiyor
Hasan bir dağcı.Ne korku var ne endişe.Ben,Şeref ve
diğerlerinin gaz vermesiyle kendimizi pornağın kurlarında
bulduk. Çok yükselmiştik,aşağıda kavrun deresi ip gibi
görünüyordu.
Hasan da geçmiş kurun bir kenarında taşa yaslanmış
dinleniyor.O yürümekten korkan,o yükseğe çıkamayan,
o ürkek Hasan gitmiş yerine kartal gibi,ceylan gibi,kurt gibi
bir Hasan gelmişti.
Bu değişim bizi dolayısıyla şaşırtmıştı.Bu dağların insan
üzerinde yaptığı tedaviyi ağzımız açık kalarak gözlemiş ve
hayretler içerisinde kalmıştık.Bu güzel anı ve günü elimden
geldiğince yazdığım bir şiirimle sizlere sunuyorum.
Sağlıklı Günlere...
DAĞLARA DOĞRU
Bu sene yaylalarda
Hasan'a birşey oldu
Düz yolda düşer iken
Kırlarda kartal oldu
Hep tedirgin çekingen
Bilirdik biz Hasan'ı
Böyle kimse görmedik
Toprağa sert basanı
Yorulmak ne bilmedin
Gezdin dağları dal dal
Sana bu lakap gider
Ey Hasan Baba Kartal
A.Z.K 1999
**Hiç kimse başarı merdivenine elleri cebinde tırmanmamıştır.
**En çok bolluk getiren yağmur alınteridir.
**Her iyilik sadakadır.
YENİDEN MERHABA
Yeni bir sitede adıma açılan köşemden sizlere merhaba
derken;bu köşeyi bana layık gören ekibim üyesi kardeşim
Serdar Kamber'e de teşekkür eder,başarılarının devamını dilerim.
Nedense tüm hemşin camiasının sitelerinde yaylaları baz
aldıkları görülmektedir.Demek ki bu yayla sevdası herkeste var.
Bende ilk yazımda her hemşinli gibi bu sevdadan bahsetmek ve
yaylalarla ilgili anılarımı kaleme almak istiyorum.
Yayla ile tanışmam iki yaşımda iken başlamış.Daha
sağlıklı büyümek,yayla havası almak,doğal beslenmek için annem
beni annesine(ebem) verirmiş.O da iki üç sene yaylada
böyle besler,büyütürmüş.
Oniki yaşımda ise çobanlık yapmak için yaylalarda yaşadım.
Her taşının altında ayak izimin bulunduğu,çamurunda çorağında
düşüp kalktığım,çisesinde sisinde kaybolduğum,deresinde yüzüp
balık tuttuğum bu yerleri nasıl unuturum.Bu yerlerin gizemine ve
dağlarının menkıbesine halen bir çözüm getirememiş,bu sevdanın
nereden kaynaklandığını halen çözememiş bir duygu içerisinde
yaşamımı sürdürmekteyim.Satırlarımı bu duygular içerisinde ve de
yaylama olan sevdamı dile getiren bir şiirimle bitirmek istiyorum.
Tekrar yazmak temennisiyle...hoşçakalın.
Atıf Zafer KANBER
AH BU YAYLALAR
Her saniye sevdasıyla yandığım
Yazın,kışın toprağına bastığım
Dört mevsim aklımdan çıkarmadığım
İçimde filizlenen ah bu yaylalar
Yağmurunda,çamurunda,sisinde
Dağında,tepesinde,vanak içinde
Dolanır dururum başka biçimde
Ruhumda kilitlenen ah bu yaylalar
25.02.1997
DEĞERLİ ARKADAŞLAR
Bir evvel ki yazımda "Hemşin" sözcüğünü çoğunlukla
kullanmış "Çamlıhemşin" den ise hiç bahsetmemiştim.
Bu cümleden olarak hem bu ikileme bir çözüm getirmek
hem de nereden olduğumu vurgulamaktır.
Sitemizin geniş kapsamlı bir alana açılacağı düşüncesiyle
insanları aydınlatmak adına ufak bir açıklama yapmak ihtiyacını
duydum.
Bilenler bilir; iki Hemşin vardır.Çamlıhemşin ve Pazarhemşin.
İkisi birbirine zıt,çapraz yörelerdedir.Birisi Ardeşen'in iç
kısmında Çamlıhemşin,diğeri Pazar ilçesinin üst kısmında
HemşinÇamlıhemşin ilçe,Hemşin ise nahiye(belde)dir.
Çamlıhemşin(vicedibi) iken nahiye yine nahiyeydi.
Eski büyüklerimiz nahiye bölgesine(tuzsuzdere)diye de
söyledikleri bilinir.
İşte bu iki yaşam bölgemize literatürde genel
olarakHemşin denilmektedir
Ben Çamlıhemşinliyim.Hemşin camiasının örf,adet ve
geleneklerini
taşımaktan büyük haz ve onur duyuyorum.iyi ki o yörenin
çocuğuyum.
Yazımı yine bir şiirimle bitirmek istiyorum.Sağlıklı,güzel günlere.
A.Z .K
YAYLA YOLLARI
Her yıl heycan ile Bu mutluluk içinde
Bekliyoruz o günü Sıra dağlar göründü
Önce vana açma var Yürekler heycandan
Sonrasıda güz günü İki yana bölündü
Toplandı her eksik Aracımız durmuş
Derken yükler tutuldu Aradık başka yolu
Aklımızda dağlar var Dedilerki burası
Gerisi unutuldu Nihayet yolun sonu
Yaylaya gitmek için Bir ana şefkatıyla
Yola çıktık gurbetten Sardı bizi kolları
Ağlamak istiyorduk Bize hep dost kalacak
Fırsat yoktu gülmekten Kavrun yayla yolları
A.Z.K
24.04.2000
ARKADAŞLAR
Bugün sizlere çok değerli,çok sevdiğim ve onu kaybetmenin
üzüntüsünü hala yaşadığım bir büyüğümden;Çoban Hayati'den
yani Hancı Hayati'den bahsetmek ve onunla Amlakit yaylasında
geçen bir anımı anlatmak istiyorum.
Koropi Ahmet Altay,Engin Altay ve Varol Canik'le
güz sezonu yayladayız.
Yaylada on onbeş kişi kadar insan var
Bir gün kahvedeyiz.Hayati ağabey bir hışımla geldi girdi
içeri ve dedi ki:"Çocuklar benim katır kayıp.Elinde de katırın
yuları.Yuları masanın üzerine bırakırken biz sorduk:
"Nasıl olur?Nasıl kaybolur?Olur mu öyle şey?"..Dedi
ki:"Onu vurdular veya kestiler sanırım kasıtlı
olarak.Bu iş için milleti şikayetmi edeyim,Amlakit'i
savcılığa mı dökeyim"dedi ve döndü kapıdan çıkmak
üzere iken Varol arkadaş seslendi:"Hayati ağabey yuları
unuttun. " O rahmetli de hafif yan
dönerek ve yarım gülerek:"Oğlum ben katırsız
yuları ne yapayım."dedi ve çıktı gitti.
Hazır konu Hayati Hancı'dan açılmışken,onun ölümünde
duyduğum hüznü dile getiren bu amatörce şiirimi
yazmadan edemeyeceğim.
Sevgi ve saygılarımla.
HAYATİ
Bir çınar devrildi ta Antalya'da
Dalları budakları döküldü yanda
Bu dünyadan gidicidir yolcu da hancı da
Orta çağ kapanmıştır biline..
Bilinir ki yaşamının yetmiş yılını
Yaylasında dağında büktü belini
Güzel sözler demek için dilini
Hiçbir zaman tutmamıştır biline..
Ekol oldu yaylasında dağında
Çalışır dururdu kendi bağında
Kaybettik daha orta çağında
Daima yüreklerde kalacaktır biline..
Azı şehir,çoğu dağda geçti hayatı
En sonunda bir mum gibi söndü hayatı
Artık daha bize dönmez Hancı Hayati
Gönüller de taht kurmuştur biline..
A.Z.K
16.09.2002
***Ölümü hatırlamak hırs ateşini söndürür.
İmamı Gazali
DEĞERLİ OKURLARIM
Bugün sizlere bir anı,bir şiir ve güzel sözlerden oluşan bir
köşe hazırladım.Temennim sizleri biraz olsun eğlendirmek,
eğlenirken de düşündürmek ve her yayla sevdalısının yüreğini
cız ettirecek bir iki kelime yazabilmektir
BİR ANI
Geçen sene ağustos ayında Kavrun yaylasında Hüseyin
Reyhan (tulumcu)ile bir balık avı yapalım dedik.Hüseyin oltacı
bende torbacı.Vardık gittik yukarki çeğun tumbina.En az
bir km.lik bir yol,başladı olta atmaya,balık vurmadı böcek
değiştir,yine vurmadı çico tak...Hava sıcak..Kan ter içinde
köprüye yani yaylaya geldiğimizde torbamızda bir tek balık
bile yoktu.Balığı bırak bir km.lik yerde iki saatlik bir zamanda
oltaya bir defa olsun balık vurmamıştı.Böyle şanssız ve kesat
bir günümüzü asla unutamadım..selam olsun o günlere
BİR ŞİİR
BİTMEYEN SEVDA
Yaylaların bu gizemli sevdası
Yıllar var ki yakar bizi kavurur
Gerçek ile hayallerin kavgası
Ruhumuzu ta dağlara savurur
Kaçkarların çocukları adımız
Alnımıza yazılmıştır bu yazı
Güzellik,doğruluk elde sazımız
Ölümüne hep çalmaktır bu sazı...
12.04.2000 A.Z.K
GÜZEL SÖZLER
Hayatına,ilerde sana acı çektirebilcek hiçbir şey katma.
Gök ağlamayınca yer gülmez.
Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.
İnsan bazen kendi olmalı,bazen herkesten bir parça
FİLİM GİBİ ÇAKUTUN REİSİ ATIF KANBER ile CAKUTLU
Sitemize 398288 ziyaretçigirdi
|
|