Çamlıhemşin'den 1,5 - 2 saatte ulaşılabilmektedir.Ulaşım araba ve yaya olarak sağlanabilmektedir.Pokut yaylasına çoğunlukla; Ortan köyü, Konak Mahallesi halkı gitmektedir 1800 m'den sonra ağaç türlerinin yetişmemesine rağmen, Pokut yaylası Karadeniz yelini aldığı için burada ağaç yetişmektedir.Diğer yaylalarda 1800 m'den sonra ağaç türüne rastlanılmaz.Pokut yaylasından; Hazindak, Sal yaylasına geçilebilir.
DUMANUN GERİSİNDE
AYDA GORUNUR BAZİ
EVDUĞUM SİZUN EVDE
KİMDU OLMAYAN RAZİ
Bulutlara değen yayla Pokut
Karadeniz üzerinden vadiye giren bembeyaz bulut, dört bir yanımı saran ormana aldırmadan ayaklarımı yerden kesiverdi. Aşağılarda şırıl şırıl akıp giden ırmağın sesini duyamaz, karşımda uzanan kıvrım kıvrım tepeleri göremez oldum. Bir tek Kemerli Kaçkar başını kaldırmış, uzaktan kendini gösteriyordu.
SABAHDAN ERKEN KALKTUM
GÜNEŞUN ONİ BULUT
SENİ SANA BIRAKTUM
İSTER SEV İSTER UNUT
Büyük kentlerden Kaçkarlar'a trekking için gelen gruplar da Amlakit-Samistal-Hazindağ parkurundan gelip Çamlıhemşin'e inişte, gerek ortamı, gerekse konaklama olanakları ile genel yayla koşullarından sonra farklı bir konforla karşılaşıyor burada. Ne kahvehane ne de bakkal, manav ve kasap dükkânlarının bulunmadığı Pokut'ta, gereksinmelerin hemen hemen hepsi on beş kilometre uzaklıktaki Çamlıhemşin'den karşılanıyor oysa. Pokut, bir Hemşin yaylası.
SENİ SEVMEMİŞ OLSAM
PEŞUNDEN AĞLAMAZDUM
BİLSEMKİ AYRİLUK VAR
GÖNLUMİ BAĞLAMAZDUM
Zamanında Karadeniz bölgesinde yaşayan herkes gibi, onlar da çalışmak için başka yerlere gitmek zorunda kalmışlar. 20. yüzyıl başlarına dek bu topraklar için çekim alanı Rusya olmuş. Erkeklerin çoğu, bu ülkeye giderek özellikle fırıncılık, pastacılık ve lokantacılık yapmışlar. Yurtlarına hem para, hem de geliştirdikleri bu bilgi-görgüleriyle dönmüşler. Hemşin yaylalarındaki evler, öteki Karadeniz yaylalarındakilere göre daha özenli ve estetik yapılmış. Bu konuda da çalışmak için gidilen yerlerden etkilenildiği anlaşılıyor.
Altı taş, üstü ahşap (genellikle kurt işlemeyen sert kestane ağacı kullanılıyor) olan evlerdeki titiz işçilik hemen göze çarpıyor. Kepenkler, kapı ve pencere üstleri, saçaklar, hatta kapı ve pencerelerin demir menteşeleri bile çeşitli motifler kullanılarak özenle süslenmiş. İşin ilginç yanı ise, bu evleri hep Laz ustaların yapmış olması.
Çoğu, yüz-yüz elli yaşındaki evler 2-3 odalı; mutfak ve maran denilen yiyecek ambarları da var. Yaz aylarında Pokut'a sadece yaşlılar çıkmıyor. Belki onlardan da hevesli olan gençler, deniz kıyılarını bırakıp yaylalarına koşuyor. İçinde doğup büyüdükleri bu geleneksel ritüele tüm dinamizmleriyle sahip çıkıyorlar. İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de üniversitede okuyan genç kızlar, buraya gelince 'cinpuli' denen çevresi pullu siyah şifonla başlarını örtüp, üzerine 'puşi' ya da 'şar' bağlayarak yaylalarını selamlıyor. Her yaz sonu, yayladan dönüşü simgeleyen Vartıvor Şenlikleri'nde kadın-erkek, yaşlı-genç, tulum eşliğinde kol kola çekilen horonlarda, birlikte çalışıp üretmenin sevinci bir kez daha yaşanıyor.
Keşke herkesin bir yaylası olsaydı; dağların, ormanın ve yıldızların yanı başında kendini yeniden bulup tanıyabilseydi insan... Bir şenlik vakti ayrılırken, uzaktan dönüp baktığımda bir tabloya sığdırılmış gibi duran Pokut'u alıp, hayal dünyamın içinde özel bir yere koyuyorum; zaman zaman kaçıp sığınmak üzere...
Pınarlar sularını saklamış, otlar çiy damlacıklarıyla yıkanmış, tüm börtü böcek yuvasında pusup kalmış, dağların delice rüzgârı bir kuytuluğa çekilip uykuya dalmıştı. Derken, karşı yayladan çağıldayıp gelen tulumun sesi duyuldu; 'Vartovor' şenliklerinin ilk çağrısıydı bu. O anda, Kemerli Kaçkar'dan bir kartal havalandı, Karadeniz'e doğru uçup gitti. Sonra deniz, bulutlarını geri çağırdı. Ve güneş, henüz batmadan, yüzünü gösterip ışıklarını yolladı. Ayaklarım yere değdi. Bir tabloya sığdırılmış gibi duran Pokut Yaylası, karşımdaydı... Ormanın koynunda bir yarımada gibi uzanan çayırda sıralanmış ahşap evler, vadiyi, aşağılara uzanıp giden ağaç denizini, gökyüzünü, bulutları, Kaçkarlar'ın doruklarını seyre durmuşlardı sanki
SABAH İNDUM AHIRA
İNEKLERİ SAGACAM
SEVDUGUMUN ADINI
GÖKYÜZÜNE YAZACAM
DAHA BU TÜRKÜLERLE
SEN OLAMASİN ÇİRAK
KADERUN CİLVESİDU
KALDUN SEVDANLA İRAK
AKAR DERELER AKAR
DENIZILE KARİŞUR
YAĞAN YAĞMURLAR BENUM
GÖZYAŞUMLE YARİŞUR
ESTI BİR SABAH YELI
SALADI YAPRAKLARI
HIÇ AKLIMDEN ÇIKMIYOR
KOYUMUN TOPRAKLARI
SABAHUN ÇIZESINE
ISLANDI ETEKLERIM
YAŞUM ELIYI AŞTI
HALEN YARI BEKLERUM
DERİN BİR NEFES ALSAN
TEMİZLENUR CİĞERUN
HİÇ BİRŞEYLE ÖLÇÜLMEZ
HEMŞİN SENUN DEĞERUN
BULUTLARUN ÜLKESİ
ÇİZESİ OLUR İNCE
HASRETİDEN YANANLAR
NİCE OLMUŞTUR NİCE
YAĞMUR YAĞDIĞI ZAMAN
DERESİNİ TAŞURUR
BENDEKİ OLAN SEVDAN
DAĞI TAŞI AŞTURUR
TULUMUMUN SESINE
VERDUM BIR INCE KAYDE
YETER BENI DARLATMA
HAYDE GIDELUM HAYDE
GÜNEŞ DOĞDU DAĞLARDAN
CAMI PARLAR KONAĞUN
GÜZELİM OPSEM SENİ
PAS TUTMASUN YANAĞUN
FERAHTI EDECEĞUM
BAHÇEYE DİKTİM KAZIK
SEVDALUK YAŞAMADAN
EVLENENLERE YAZIK
SEVDALUK İNCE MARAZ
DUŞEN HİÇ KURTULAMAZ
ŞİMDİ SEVDAM YOK AMA
BEN DA BULURUM BU YAZ
O GUZEL GOZLERUNUN
PUĞARİ BEN OLAYİM
YETERKİ SEN AĞLAMA
BEN HEP SUSUZ KALEYİM
BEN YOLUMİ KAYBETTUM
HEMDA DUMDUZ OVADA
BANA OLANLAR OLDİ
SEN MUTLİ OL YUVANDA
GUZEL BAKMA GOZUMA
GENÇLUĞUN İTER GİDER
FESTİVALDE SEVDALUK
AKŞAM OLİNCE BİTER
MANİLER :BAZILARI HEMSİNLİYİZ.BİZ SİTESİNDEN ALINTI